BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..
Sitemize HoşGeldiniz.

75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri 112
BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..
Sitemize HoşGeldiniz.

75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri 112
BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


        BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..Hoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz :
Mesaj Sayınız : 0

 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
EmRe
Administrator
EmRe


Mesaj Sayısı : 372
Tecrube Puanı : 6
Kayıt tarihi : 14/09/09
Yer : İn Dibi

75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri Empty
MesajKonu: 75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri   75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri EmptyPerş. Kas. 05, 2009 5:23 pm

Fransız muharrirenin hatıralarından:
(sene 1857)

"Padişahın kerimelerinden üç sultanın nişan merasimi, günün en büyük
vakası oldu. Böyle şatafatlı düğün, senelerden beri görülmemiş.
Bütün İstanbul hanımları birbirlerine girmişler. Damatlar şunlar:
Tophane müşiri Ahmet Fethi Paşanın oğlu Mahmut Paşa, Mısır
valisinin mahdumu İbrahim Paşa, Bahriye nazırı Mehmet Ali Paşazade
Ethem Paşa.
Kaptanpaşa ünvanını taşıyan Bahriye nazırı, oğlunun nişan
hediyelerini görmemiz için, Tersanedeki dairesine bizi davet etmişti.
Seyri fevkalade şayan-ı dikkat ve sayısı hesapsız eşyalarla dolu
olan salonları, bizzat Paşa, bize gezdirdi. Hiç tereddüt etmeyelim, bizler, nişan hediyelerimizi, bu cömertlikle,
bu derece zevk ve zarafetle tanzim edemeyiz. Belki ikiyüz tepsi, üzerlerinde,
yaldız nakışlı sahanlar.Tepsiler, üstüne cabeca (yer yer) yıldızlar
işlenmiş, rengarenk gaz boyamalarla örtülü. Bu örtüler kurdelelarla
fiyonglanarak bağlanmış.
Kadife mahfazalarda taçlar, gerdanlıklar, broşlar, enva (türlü) mücevherler.
Elbiselik ipekliler, döşemelik kumaşlar, kaşmirden eşarplar, sırmalı
ve incili terlikler. Herbirine beşer yüz lira konmuş, pembe satenden
torbalar. Bunların da sayısını Allah bilir. Reçelleri de unutmayalım. Belki beşyüz kadar, en ince Saksonya
porselen kaselerde reçellerin envaı, gene porselen kaseler içinde ıtriyatın
türlü türlüsü. Bu mecmuun (birlikteliğin) ahengini bozar gibi, ötede
beride tek tük göze çarpan Avrupa mobilyaları.
Ertesi gün erkenden, nişan hediyeleri merasimle saraya götürülecekmiş.
Beşiktaş civarında, güzergah üzerine, süferaya (elçilere) mahsus
olmak üzere bir tribün hazırlanmış. Madam Thouvenel yorgun olduğundan,
İngiliz sefiresi Lady Stratford beni refakatine aldı, yola çıktık.
Mevki-i mahsusa geldik. Alayın geçmesi için uzun müddet beklendi. Yunan sefiresi Madam
Condouriotisle kol kola girdik ve kalabalığa karıştık. Yanımızda,
bir iki sefaret katibi de vardı.
Boydan boya, iki sıra, üç sıra, hayvanları çıkarılmış araba.
İçlerinde yaşmak feraceli hanımlar, muteber Rum ve Ermeni madamları.
Ayak üstünde, yere oturmuş çocuklarını kucağına almış layuat (pekçok)
kadın. Aralarında tek bir erkek gölgesi yok; ne bir fes, nede bir sarık.
Tabii harem ağalarını saymıyorum.Tophane ile Beşiktaş arasındaki
sahanın biraz ilerisi gayet mükellef arabalarla malamal (dopdolu).
Bunların hayvanları koşulu. Hepsinde vükela, vüzera aileleri.
Alay nihayetlendikten sonra, sarayın harem dairesindeki resmi kabule
dahil olacaklarmış. Yola, iki sıralı olarak asker dizilmişti. Kavaslarımızı görür görmez
bize yer verdiler. İstanbulun incecik yaşmaklarla mestur en güzel çehrelerini
seyrediyorduk. Biraz daha yürüdük. Gelin olacak üç sultanla
validelerinin arabaları önüne geldik. Bu arabalar, İmparatoriçe
Eugenenin düğün günü binmiş olduğu arabayı hatırlatıyor.
Oldukça hızlı ilerliyoruz.
Öbürlerinden daha muhteşem bir araba nazar-ı dikkatimizi celbetti.
Açık pembe renkliydi. Üstünde gümüş kabartma tezyinatı vardı. Dört
kır beygir koşulu. Sim sırmalı elbiseler giymiş olan seyisler yedekte
duruyor. Sanki hayali, efsanevi bir tablo seyrediyoruz.

Arabanın pembe ipek perdeleri inikti. Dikkat ve hayretle gözlerimiz
daldığı esnada pırıl pırıl yüzüklü bir el perdeyi araladı ve
Madam Condouriotise işaret etti. Bu kadın padişahın hemşiresi (kızkardeşi)
meşhur Esma Sultan imiş. Sarayda valide sultandan sonra en itibarlı ve
nüfuzlu kadın o imiş. Birkaç gün evvel görüştükleri için tanışıyorlardı. Derhal
yanına gittik. Refikam (arkadaşım) beni prezante (takdim) edecekti.
Esma Sultan perdeyi biraz daha kaldırdı. Başında yaşmak yok ve saçları
açık, bu sebeple perdeleri aşağıya kadar indiriyor, kendini saklıyormuş.
Esma Sultan biraderini andırıyor. Güzel kadın değil, genç de değil
fakat çok nazik. Memnun olmuştu, Fransızca tatlı bir lisanla iltifatta
bulundu; ben de mukabele ettim. Karşısında, aralık yaşmağından
civelek gözleriyle siyah kaşları görünen iki genç kız oturuyordu.
Biz görüşürken, yanımızdaki katipler biraz gerilediler ve uzakta
beklediler.
Ortalıkta telaş ve heyecan... Herkes itişerek kakışarak caddeye
bakıyor. Tribündeki yerlerimize koştuk. Alay hala görünürde değil.
Nihayet katar, uzaktan belirmeye başladı. Damatlar yok. Onları,
sadrazamın yaverlerinden biriyle üç nadide at temsil ediyormuş. Atlar
yularlarından tutulup elde götürülüyor. Haşaları (eğerin altına
konan kalın kumaş), altın ve gümüş tellerle ziynetlenmiş kırmızı
kadifeden.
Sultanları da kızlar ağası temsil ediyor. Kafileyi arabasına rakiben (binmiş) başhazinedar kadın takip
ediyor: hal ve tavrı ile vakur ve azametli ki, bu da saraydaki nüfuz ve
vaziyetinin icabı imiş.Daha arkada, açık renklere boyalı, gene yaldızlı
ve nakkaşlı, 30 kadar araba.İçlerinde, saray takımları, vüzera hanımları,
paşa karıları.. Debdebe ve ihtişam, nihayete doğru gittikçe
hafifliyor. Bu arabaların da peşlerinden İstanbuldaki askeri erkan
ve ümera yayan olarak geçtiler.
Nihayet hediyelere sıra geldi ve bunların bir türlü arkası alınamadı.En
önde sırma işlemeli lal kadife sandıklar dolu üç araba. En giranbaha
(değerli) hediyeler bunlarda imiş ve böyle kapalı, saklı götürülmüş.Arkasından,
köleler tarafından taşınan, çiçeklerle bezenmiş sepetler, yorulunca
sepeti vermek için her birinin arkasında iki köle daha var. Bunlar altıyüz
kadar olarak, böylece geçtiler.
Damatların hedieyleri de bu meyanda (arada) götürülmüştü. Geçit,
yeknesak bir hal almış, bizi oldukça yorarak gözlerimizi karatmaya başlamıştı.Hepsinden
hoş ve şayan-ı dikkat olan etraftı. Bütün kırlara, tepelere üşüşmüş
olan kadın kalabalığı, sırtlar, bayırlar, gelincik, papatya, çiğdem
tarlalarını andırıyor.Müslüman, Hristiyan, her milletten binlerce
kadın, binlerce çocuk.Parlak şark güneşi altında, yeşil çimenler
üzerinde kaynaşan bu manzarayı bir türlü unutamayacağım."
Bu sözlere de tarafımızdan ilave edilecek bir laf var: İmparatorluk
köhneleştikçe, temelleri sarsıla sarsıla hezar yaprağına döndükçe,
mirasyediliği vur yansın! etmiş. Atalar sözüdür: "Bol bol yiyen,bel bel bakar!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.bilgitim.forum.st
 
75 Sene Evvelki Sultan Düğünleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sıkıştığı tuvalette 2 sene yaşadı !
» SULTAN DÖRDÜNCÜ MUSTAFA Hayatı
» SULTAN YILDIRIM BAYEZİD Hayatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ.. :: ! ! Kültür-Tarih-Şiir-Biyografi ! ! :: Geçmişten Bugün' e Türk Tarihi-
Buraya geçin: