BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..
Sitemize HoşGeldiniz.

Hikaye (Tam Metin) - taslaktır- 112
BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..
Sitemize HoşGeldiniz.

Hikaye (Tam Metin) - taslaktır- 112
BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


        BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ..Hoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız : 0

 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hikaye (Tam Metin) - taslaktır-

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
EmRe
Administrator
EmRe


Mesaj Sayısı : 372
Tecrube Puanı : 6
Kayıt tarihi : 14/09/09
Yer : İn Dibi

Hikaye (Tam Metin) - taslaktır- Empty
MesajKonu: Hikaye (Tam Metin) - taslaktır-   Hikaye (Tam Metin) - taslaktır- EmptyCuma Kas. 06, 2009 12:50 pm

Üçüncü Dünya Savaşı

Aslında her şey 2010 yılındaki 3. Dünya Savaşı ile başladı. Ülkeler
kendilerini savunabilmek ve dünyadaki düzeni değiştirebilmek için Tüm
Askeri Teknolojilerini kullandılar. Savaş 2014 yılında sona erdi ancak
kimse kullanılan nükleer ve kimyasal silahların sonun başlangıcı
olabileceğini bilemezdi. Dünyadaki Yaşam formları kullanılan Nükleer ve
kimyasal silahlar nedeniyle büyük hasar gördü. Savaş sırasında
gerçekleşen radyoaktif serpinti dünyanın birçok yerindeki canlı
neslinin sonunu getirdi. Savaşın bitimiyle birlikte uzun yıllar boyunca
dünyadaki etnik gruplar birbirleri ile savaşmaya devam ettiler. 3.
Dünya Savaşının tetiklediği etnik grupların çatışmaları yaklaşık olarak
200 yıl sürdü. İnsanlık tarihinin en büyük savaşından geriye kalan
çatışmalar, uzun vadede insan neslinin yok olmasına ve dünyanın tamamen
yaşanamaz hale gelmesine neden oldu.

Kullanılan kimyasal silahlar insanoğlunun uzun seneler etkisini
sürdürecek deri kanseri ile yüz yüze bıraktı. Kanser, dünyada salgın
haline geldi. İnsan nüfusunun 4/3 ü deri kanserinden muzdaripti. Geri
kalanların durumu ise hiç de iç açıcı değildi. İnsan, hayvan ve bitki
DNA’larında bozulmalara neden oldu. Fakat kanserden çok daha ciddi bir
sorun vardı. DNA’daki bozukluklar kendisini çok uzun yıllar
hissettirmeyecek bir virüs oluşmasına neden oldu. Bu virüs o yıllarda
gelişme aşamasındaydı. Kanser ile mücadele eden insanoğlu bu virüsü
fark edemedi çünkü virüs etkin halde değildi.

Bilim adamları, insanoğlunun yakasına yapışan bu hastalıktan
kurtulabilmek için çareler aramaya başladılar. DNA yapısındaki bozukluk
fark edildiğinde NANO teknolojileri üzerinde çalışmaya başladılar.
Bozulan DNA yapıları “şimdilik” kendisini sadece deri kanseri olarak
göstermekteydi. DNA yapılarının düzene girmesi için 4 ila 5 neslin
geçmesi gerektiği düşünülüyordu, ama yanılmışlardı.

DNA yapısındaki bozukluk 2000’li yılların ilk çeyreğinde sadece gelişme
aşamasında idi. 250 ila 350 yıl sonrasında DNA yapısındaki bozukluk
kendini çok daha ciddi bir şekilde gösterecek ve yeni ırklar oluşmasına
neden olacaktı. İnsan DNA’sına sahip yeni yaşam formları.

3. Dünya Savaşının bitiminden sonra etnik grupların dünyayı saran
savaşları devam etti. Uzun yıllar insanlık bir yandan genetik yapının
düzeltilmesi, diğer yandan da silah üreticilerinin düşüncesiz
kışkırtmalarına sahne oldu.

Avrupa ve Asya neredeyse boş ve nüfusu giderek azalıyordu. Dünya
hayalet bir kent gibiydi. Kullanılan kimyasal silahlar Gezegenin
ikliminde çok ciddi değişikliklere neden oldu. Beklendiği gibi iklim
sıcaklığı normalden 10 derece daha yükseldi. Kuzey kutbunda tek parça
buz bile kalmamıştı. Okyanus seviyesi beklenilenin çok üstünde idi.

Enerji Kaynakların Tükenmesi

2205 yılında dünyadaki enerji kaynaklarının tamamı tükendi. İnsanlık
yeni enerji kaynakları araştırmaya başladı. İnsanoğlu Termonükleer
Reaksiyon Kontrolü adını verdiği yeni bir enerji kaynağı buldu. Bu yeni
enerji kaynağı dünyadaki etnik savaşların son bulmasını sağlamakla
kalmadı, açlık sorununa da ciddi bir çözüm buldu. Ancak dünya hala
yaşanamaz bir yer olarak duruyordu. Dahası etnik grupların savaşı ve
hastalıklar neticesinde dünya nüfusunun yarısı yok olmuştu.

Bilim adamları dünyada yaşamın devam edip edemeyeceğini ciddi anlamda
düşünmeye başlamışlardı bile. Birçok bilim adamı dünya dışında yaşam
alanlarının oluşturabilineceği düşüncesinde hem fikirdi. Ancak
muhafazakâr kesim buna şiddetle karşı çıkıyor ve dünyanın yeniden
yaşanabilir bir ortam haline getirilmesi konusunda ısrarcı
davranıyorlardı. Fakat bu mümkün görünmüyordu. Çünkü Hayvan neslinin
%45’i, Bitki neslinin % 33ü artık yoktu ve giderek azalmakta idi. Dünya
nüfusunun yarısı yok olmuştu ve geri kalanlar için durum hiçte parlak
değildi. Ancak insanoğlu, teknolojisini her şeye rağmen geliştirmeyi
başardı. Ve 2230 yılında Venüs’e pilotlu uzay yolculuğu yapıldı.

Yapay Güneş

İnsan Yapımı Güneş Dünyanın karanlık kalan diğer yüzünü de
aydınlatıyor, bitki neslinde gelişmeler sağlanılıyordu. Artık dünyayı 3
güneş aydınlatıyordu.

İnsan neslinin yarısının yok olmasına rağmen dünya artık yeterli
gelmiyordu. Açlık sorun değildi ama yaşanacak yerler çok kısıtlı idi.
Dünya dışında yeni yaşam alanları oluşturulmaya başlandı. Bu amaçla
2248 yılında Ay ve Mars’ta koloniler kurulmaya başlandı. Ay ve Mars
nüfusu, kurulan koloniler ile hızla artmaya başladı. İnsanoğlu artık
evrenin yakın bölgelerine seyahatler düzenliyor ve yeni araştırmalar
yapıyordu.

Beklenmedik Şeyler Oluyor

2250’li yıllarda insan neslinin DNA yapısındaki bozukluk nedeni ile
oluşan virüs etkilerini göstermeye başladı. Ayrıca uzay yolculukları
dünyaya yeni hastalıklar getirdi. İnsanlarda hızlı bir biyolojik
değişim başladı. Bilim adamları ilk başta Deri Kanserinin nüksettiğini
düşünmeye başlamışlardı. Ancak sorun çok daha büyüktü. Değişim insan
derisinde değil, doku ve organlarında gerçekleşiyordu. Sorunun kaynağı
bulunamadı. Hastalık hayvanlara da bulaşmıştı. Yarı insan yarı hayvan
canlılar oluşmaya başladı. 2250 yılında korkutucu bir hastalık daha
doğdu. İnsanlar saniyeler içinde yaşlanıyordu. 2256 yılında bu
hastalığa çare bulundu ancak insan dokusundaki değişikliklerin önüne
geçilemiyordu.

Tüm bu yaşananlar gerçekte yeni bir ırkın oluşum süreciydi. Bilim
adamlarının bu sorunlara karşı almaya çalıştığı önlemler ise bu evrim
sürecini hızlandırıyordu. Çünkü bozulan DNA sonucunda ortaya çıkan
virüs yeni bir DNA yapısı oluşturuyordu. Bu yeni DNA yapısına yapılan
müdahaleler evrimi hızlandırdı. 2262 yılında DNA yapısındaki
bozukluklardan kaynaklanan evrim süreci tamamlanmıştı.

Dünyada yeni bir yaşam formu vardı artık. Yeni bir ırk oluşmuştu. Bilim
adamları bu yeni ırka Gölgede Savaşan anlamına gelen “Dae Dagor” adını
verdiler. Bu isim verildi çünkü yeni ırk dünyadaki insan neslini tehdit
edecek ve yeni ırkla savaşılacaktı. Evrimin tamamlanmasından sonra yeni
ırkın mensupları bir anda ortadan kayboldular. Sadece incelenilmek için
evrimini tamamlayamamış az sayıda örnek bilim adamlarının elinde idi.
Yeni ırkın aniden ortadan kaybolmasının nedeni Evrim sürecinin henüz
tamamlanmış olmasıydı. Yeni Irkın bu ilk nesli olgun değildi.
Düşünebiliyor, konuşabiliyorlardı ancak güneş ışınları onlara zarar
veriyordu. Bu nedenle olgunlaşma süreci tamamlanıncaya kadar güneşten
uzak kaldılar. Ta ki 2326’lı yıllara kadar…

Yazıyı Beğenenler Tamamını okumak için tıklayınız

Hikayemiz için bir isim belirlemedik. Okuyucularımızın fikirlerini de göz önünde bulundurmak istiyoruz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.bilgitim.forum.st
 
Hikaye (Tam Metin) - taslaktır-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BilgiTim PαyŁaştıkçα ÇoğαŁαИ Tεk BiŁgi İçiŋ.. :: ! ! Kültür-Tarih-Şiir-Biyografi ! ! :: Edebiyat-
Buraya geçin: